Haber

Karabaş ile konuştuk: Sokak köpekleri hangi partiye oy verecek?

Binnaz Pike*

Son parkta arkadaşlarla oturuyorum. Hava da güneşli. Yorulduk, uyuyakaldık. Hepimiz üzerimize atılan taşlarla uyandık. Her zamanki gibi bağırarak kaçtık. Bu taş yağmuru son zamanlarda oldukça sıklaştı. Gelin ve mahalleye yeni taşınan Daisy’ye nedenini açıklayın.

Daisy, insanların cins dediği şey. Parayla alındı, bir ara çok da güzel oldu. Sonra bir gün sahibi, yürüyüşe çıkacağımız için heyecanlı ve neşeli bir şekilde arabaya koydu ve araba bizim mahallede bitti. Evlat o kadar şaşkın ki Ayfer ablanın önceden koyduğu yemeği bile yiyemedi. Doğru beslenmeye alışkındır. Taşlar, sopalar, tekmeler, şaplaklar, hiçbir şey anlayamaz.

Papatya saftır. Kasabın yedirdiği limonun peşindedir ama nedenini anlamaz. O şimdi küçük, 6 aylık. Doğal olarak ona ‘Dua et, senin peşinde olan Lemon’ diyemem. Ne de olsa bu bir köpek. Ya birisi senin peşindeyse ve sana tecavüz ederse? Tecavüze uğrayarak ölen birçok köpek tanıyorum.’

O da kısır değil, Daisy. Belediye kısırlaştırmazsa korkarım seneye kendisini daha uğursuz senaryolar bekliyor. Yakalanıp kısırlaştırılmak üzere götürülürse endişelenirim. Çünkü giden ve gelmeyen çok arkadaş oldu. Bazı barınaklardan korkunç haberler geliyor. Konya barınağında yaşanan kürek olayını henüz hiçbirimiz unutmadık.

Şimdi Daisy’ye sokakta yaşayan hayvanlara şiddet örneklerini versem korkarım bizi sevenler okuyunca üzülür, sevmeyenler ilham alır.

Bize yönelik şiddet, işkence, tecavüz ve öldürme olayları çok arttı. Bazen bebekleri, kendi halinde uyuyan dostlarımızı hedef alan bu saldırılar nedeniyle hiçbirimiz imanda değiliz. Yapanlar, meseledeki boşluktan dolayı serbesttirler. Acı çekerek ölen arkadaşlarımızın başına geliyor. Bizi besleyen ve koruyan insan akınları bile var. Ne yazık ki kedi köpek beslediği için öldürülenler oldu.

Bütün bunları yapanlar da bizden korktular ve bize başıboş dediler. Sanırım uygun bir kelime değil. İnsan en sadık dostundan neden korkar? Bizi evcilleştirdiler, onlara bağımlı hale getirdiler ve artık bizi parklarda ve şehirlerde istemiyorlar. Yıllardır bu sokaklardayım. Dün yeni taşınan teyze üzerime su döktü. Kötü kokuyordum. Meğer kadın tohum yerken kabuğunu yere atıyor, kocası yere tükürüp burnunu sümkürüyor. Temiz olduklarını da düşünmüyorum. Bunun için de teşekkür ederim diyorum. Çünkü mama ve su kaplarımızı çöpe atanlar var. Üzerime su dökülsün, ben buna katlanırım.

Annemden bahsetmişken, arkadaşlarla bir anlaşmamız var. Ayfer ablanın verdiği yemekten başka yemeyeceğiz. Yan mahallede kedi, kirpi, kuş olmak üzere birçok arkadaşımız yemek teslimatı yapıldıktan sonra öldü. İçerisi nasıldı?

5 yıldır bu sokakta yaşayan köpek Tomi de bir barınak gördü. Aramızdaki en kıdemlilerden biri. Sokakta ne yaparlarsa yapsınlar, barınaktan fazlası olduğunu söylüyor. İşte kulübesinde yananlar, parkta vurulanlar, çimento dökülenler, patileri kesilenler, gözleri oyulanlar, bunlar hep sokakta oldu. Sanırım Tomi sokakların artık eskisi kadar dindar olmadığını bilmiyor.

Çok şey değişti. İnsanlar bizi düşman olarak görmeye başladı. Onları yargılamadan seviyoruz. Türleri, inançları, maddi durumları önemli değil. Kuyruklarını sallamaya hazırız. Sokakta hayat zor, yağmuru, karı, trafik kazası, hastalığı var. Keşke düşmanlarımız olmasaydı da kısacık ömrümüzü huzur içinde tamamlayabilseydik. Biz onlara koşulsuz güvenmeye hazırken onların bize güvenmemeleri çok üzücü.

Bize çarptığında havlamamız ve diş göstermemiz tamamen korunma içgüdümüzün dışındadır. Aksi halde hiçbir köpek bir insana zarar vermek istemez. Bizim de duygularımız var. Ne zaman azarlansak ya da dövülsek, bu bizi daha korkak yapar. Keşke insanlar bizi duyarlı varlıklar olarak görebilseydi. Bizi parayla alıp satmasalardı, kısırlaştırırlardı, bize eziyet edenlere caydırıcı cezalar verirlerdi…

Tomi’ye sordum. Seçimler yaklaşıyor, sizce durumumuzda bir değişiklik olur mu? ‘Tarafların seçim vaatlerini dinliyor musun Karabaş?’ bana o söyledi. ‘Dinlemek daha uygundur. Birçoğu ne şişlenir ne de kebap yaslanır. Bizi korumak için adım atmaktan açıkça korkuyorlar. Millet İttifakı sokakları güvenli hale getireceğiz derken üstü kapalı olarak yakalanabileceğimizi ima ediyor. Ancak barınaklar hepimizi barındıracak kapasitede değil. Tutuklanmamız hukuka aykırı olacak ve toplu katliamı hedefleyenlerin işini kolaylaştıracaktır.

İktidarın ormanları yok ederek bizleri yok edeceği yaşam alanları projesinin ikinci talihsiz ada olayına dönüşeceği kesin. Aslında ona hiç güvenmiyoruz. Yine Refah Partisi, ‘Sokak köpekleri çocuklar için güvenlik sorunu! Lütfen gerekli önlemleri alalım, çocuklarımızı kaybetmeyelim!’ Hatta seçim propagandası yapıyor. Meğer çocuklar bizim oyun arkadaşımızmış. Onlar bizi, biz onları seviyoruz.

CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da 23 Nisan’da yayınladığı bir görüntüde bir çocuğa tatlı bir dille ‘Şehirlerde evsizler kalmasın.

Üretim ve satış yasaklanmadan, kısırlaştırma uygulanmadan ve cezalandırılmadan nüfus kontrol altına alınamaz. Bizi öldürerek buna son veremezler. Bunu hepsi biliyor.

10 milyondan fazla hayvansever, siyasi partileri sosyal medyada “benim oyum hayvan haklarına” etiketiyle protesto ediyor ve seçim öncesi uyarıda bulunuyor.

Bazı partilerde arkadaşlarımız var ama onların çabaları ortak ses çıkarmaya yetmiyor. Biz yokmuşuz gibi davranıyorlar, bizden doğru konuşan yok. Oy kullanamamamız iyi bir şey, Tomi. Çünkü yapabilseydik, hiçbir partiye mühür vurmazdım.

*Gazeteci-Hayvansever

espiyehaber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu